16 Ağustos 2013 Cuma

Akübit ve Antalya

               Antalya gelip birazcık tatil yapacağımı söylemiştim ama yine bisiklet üzerinden inemedim hehe.
Neyse burada beni dostum Hakan ve Akübit üyelerinden (Tuğba, Cem, Gökhan,Yücel, Mehmet) birkaç arkadaşım karşıladı. Özellikle Cem arkadaşıma ayrıca teşekkür etmek istiyorum; kendisi çalışmasına rağmen oradan oraya koşturdu bizim için. Hele bir yere götürdüler ki Gökdere diye. Böyle soğuk su yokmuş; gel gör diye. Dedim sizin Akdeniz'in suları beni kesmez; soğuktur, ama sana soğuktur dedim. Ama su gerçekten iyiydi ::D 
               Antalya'nın bu sıcağında, o suyu bulmak çok iyi geldi bize. Hatta Hakan akşama ateşlendi bile. Sonraki günlerde Antalya'yı dolu dolu yaşamak istedim. Kale içi, kesik minare, sabaha kadar sokak müziği kendimden geçirdi beni. Öylesine özgündü ki karışık olan kafam iyice karışmıştı. Neyse bu duygulara girmeden uzaklaşmak lazım ama bir yandan da yaşamak lazım. Neyse plan üstüne plan... Arkadaş bu şehirde ne kadar çok seçenek var. Bu kadar sıcak olmasa şehre aşık olacağım; o derece yani. Ata binmek, dalış planları, paraşütle uçmak, kaya tırmanışları ve daha niceleri... Say say bitmez bir bolluk... Neye uğradığımı şaşırdım. Tabii ki yapamadım hepsini ama olabileceğini gördüm. Bayramı burada geçirdim ama yine bisiklet üzerinde :D
               20 kişi kadar Critical Mass Antalya ekibi ile Çıralı'ya 3 günlük bir kampa gittik. Beni aralarına son gün alıp kabul ettikleri için teşekkür ediyorum kendilerine.
               Önceki gece Tudors'da takılmaktan oluşan uykusuzluk yüzünden buradaki yemekten sonra bir uyku durumu oluştu. Ancak 8 gibi uyanabildik ve Çıralı'daki Aylak kampına ancak saat 10 gibi gidebildik. Aslında kampı benim için başlatan olay o oldu sanırım. Her ne kadar grupla beraber oraya gidilse de istenmeden oluşan durumlardan olayı ben o geceyi yıldızlarımla beraber sahilde geçirdim (Kafa karışık tabi sorulara cevap lazım).
                Sabahına böyle bir güzellik uyandırdı beni. Sonra arkamı döndüm; karşımda plates yapan insanlar yüzümü gülümsetti. Sonra kamp alanına dönüp grupla kahvaltıdan sonra Korsan Koyu'na gittik. Ardından Gelidonya Feneri'ne yürüdük.
                                                                        Kamp Alanı
                                                                      Korsan Koyu
                                                          Gelidonya Feneri'ne Çıkarken
                     Bugünün akşamından da bahsetmek isterdim ancak her şey paylaşılmıyor. Zaten ellerim de o anları yazmak istemiyor şuan. Ertesi gün yola çıktık. Antalya'ya hızlıca gitmeye başladım çünkü öbür güne Hakan ile birlikte 3.etaba başlamamız lazımdı. Neyse son sürat vardım. Ancak bir anda şoka uğratan, kanımı donduran bir haber aldım: Ankara Pab'tan tanıdığım bir arkadaşım bisiklet kazasında hayatını kaybetmiş :S
                                                                  TOLGA BEYENİR
                Kardeşim, pedal dostum, nur içinde yat. Bundan sonra bu tarz ölümler olmasın diye haykırışlarımız duyulsun artık; duyulsun.
               Moraller sıfırlandıktan sonra ertesi gün yola çıktık. Hem bir korku ile hemde sinirle. Bilmiyorum, bu insanların bir bilince varması için daha kaç kişinin hayatını kaybetmesi gerekiyor? Halbuki Dünya'nın en pahalı benzinini de biz kullanıyoruz. Yeter artık! arabadan inin bisiklete binin.
Saygılar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder