23 Temmuz 2013 Salı

Farklı Dinler ve Dillerin Buluştuğu Coğrafya

       Hasankeyf'teki sağlık problemimden sonra Midyat'a araçla geçtim ve kendimi otelde buldum.Yerleştikten sonra bisikletimi alayım gezeyim dedim. Hristiyan mahallesi olarak geçen yere gittim.Şimdi burada hala faal olan manastırlar var. Süryaniler gibi çeşitli mezheplere mensup Hıristiyanlara rastlamak mümkün.Ve bu coğrafyada bu insanlar barış içinde yaşamayı başarabilmişler gerçekten.
                                            Hıristiyan mahallesinde bisikletimle turlarken...
                                          Yine aynı mahalleden Midyat'ın görünüşü.
                 Ertesi sabah otelden ayrılıp Mardin'e pedalladım. Artık sabah çok erken saatlerde yola çıkmanız gerekiyor yoksa sıcak sizi bayıltıyor, o derece... Mardin'e vardım ancak Mardin yerleşke olarak aşağıya kaydırılıyor. Nedeni ise eski Mardin'in dağda olması artık gidilecek bir yer olmaması.
                                                    Daha nereye, ne yapılsın burada?
             Buradaki Mardin Müzesi' ni gezdikten sonra Mardin'de nerelere gidilir? 3 boyutlu slayt gösterisi her şeyi anlatıyor, size rehber olacaktır. Burayı gezdikten sonra faal olan manastıra gittim. Dayr-ul Zafaran Manastırı. Oraya vardığımda manastır halka kapalı duruma gelmişti ama sağ olsunlar, benimle ilgilendiler ve oradaki Süryani bir gence telefon açıp beni gezdirmesini rica ettiler. Böylelikle gezmiş oldum. Çadırımı da aynen oranın önüne attım. Erkan Abi ve Aydın Abi'ye sohbetler ve hizmet için ayrıca teşekkür ediyorum. Sonra Diyarbakır yoluna düştüm. Diyarbakır'a vardığımda beni bir yakınım karşıladı. O, eşyalarımı bıraktıktan sonra -yarın buraları bisikletle gezersin diye- araba ile kısaca gezdirdi.  Ben de Diyarbakır Bisiklet ve Doğa Sporları Kulübü'ndeki arkadaşlarla iletişime geçip ertesi gün şehri gezdim.
            Kalenin içinde sokaklar bu kadar dar ve her yer dolu. Ardından on gözlü tarihi bir köprüye gittik.
           Peşine; Mustafa Kemal Atatürk'ün 11 ay burada kaldığı, içinde hala eşyalarının bulunduğu Gazi Köşkü'ne...
               Peşine yine şehrin içinde bir kiliseye uğradık ama restorasyon çalışmalarından, faal değil şimdilerde. Benimle burada ilgilenen, ağırlayan arkadaşlara bir bir teşekkür ediyorum. Sonrasında Şanlıurfa... Urfa'nın küçük bir şehir olduğunu düşünmeyin sakın sizi şasırtır. GAP' ın son rötuşlarının yapıldığınıı bu şehirde görmek mümkün. Artık verimli topraklarına kanallarla suyu iletebiliyorlar. Devlet de yardımda bulunuyor.Artık büyükşehir oldu ve refah seviyesi de hızla artmakta. Genel olarak da dini bir şehir. Akşam Balıklıgöl ziyaretinde bulundum ancak fotoğraf makinesi evde kaldı hehe :D Neyse bugün akşam saatlerinde Gaziantep'e kadar geldim. Ancak çadırımı atacak yer arıyordum. Para harcamamam lazımdı; bu ara çok harcadım, sıkıntıdayım, nerede kalacağım? derken iftar çadırında karnımı doyurduktan sonra orada tanıştığım bir bekçi beni fabrikaya getirdi :D Bana resmen evini açtı bakın geceyi nerede geçiriyorum:

                Bazen şanlı olduğumu hissediyorum ama aslında öğrenmiş olduğum şey insanlığın hala ölmediğidir. Bu gece beni burada ağırlayan İsmail Abi'ye ayrı bir teşekkür etsem yeridir. İçeride elektrik var klima var banyo tuvalet var yatacak yer var daha ne olsun ki :D
                                                              Bu da kendisi
           Yarın da gündüz Antep'i gezdikten sonra tekrar pedal döner.
           Saygılar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder